KUR’AN GÖLGESİNDE AZİZ BİR ŞEHİD: SEYYİD KUTUB

KUR’AN GÖLGESİNDE AZİZ BİR ŞEHİD: SEYYİD KUTUB
Yayınlama: 30.08.2023
A+
A-

 

Hayatlar vardır ki, kişisi sadece kendini yaşamaz. Kendini aşar, insanlığa yetebilecek örneklik dolu bir hayat yaşar. Onu anlatmaya birkaç güzel vasıf yetmez. Hayatının her karesi başka güzel bir vasfa layık olacak güzellikle, doğrulukla, kararlılıkla dolar.

Seyyid Kutup, yukarıdaki portreyi fazlasıyla hak eden bir hayatın adıdır. O bir edip, şair, aksiyoner, entelektüel, düşünür, eğitimci gibi birçok vasfının yanı sıra Kur’an’ın gölgesinde aşkla yaşamış ve İslami davet yolunda izzetle şehadete ulaşmış olmasıyla öne çıkmış, bilinmiş ve örnek alınmıştır. 1970’li yıllar sonrası ümmet coğrafyasında tevhidi bilincin, cemaatsel çalışmanın ve aksiyoner bir mücadelenin oluşmasında etkili olan birkaç öncü Müslümandan biri de Şehit Seyyid Kutup’tur.

Seyyid Kutup, Kur’an’ın gölgesinde bir mümin gibi diz çöken bir talebedir.

Seyyid Kutup, izzet ve şerefi Allah’a iman, Peygambere ittiba ve imanlı bir hayatta görmüş; ümmet coğrafyasında işgal, yenilgi ve batıl ideolojilerin hâkim olduğu bir süreçte kurtuluşun ve zaferin İslami kimliğe yeniden dönüşle geleceğine inanmıştır. İlim, iman ve teslimiyetin verdiği bir özgüvenle hareket eden Kutup aynı zamanda 20. Yüzyıl Müslümanları için bir ihya öncüsü ve davet önderi olur. Cihadı İslam’la insanlar arasındaki engelleri kaldırma çabası olarak yorumlayan bu aziz önder her yer ve zeminde cihadı kuşanır.

Seyyid Kutup, bir ömür İslam adına yaşar, mücadele eder ve güzel bir ömürle Rabbine varır. 60 yıllık bir ömrü mücadeleyle geçiren Kutup’un mücadele dinamiklerinde fikir ve aksiyon birliktedir. Batıl fikir ve ideolojilere -özellikle Sosyalizm, Kapitalizm ve PanArabizm’e-  karşı yazıları, kitapları, gezileri ve konferanslarıyla reddiyeler getirir, onların eksik, yanlış ve temelsiz düşüncelerini deşifre eder. İhvan saflarında fikirsel karşı koyuş yerini dinamik, aksiyoner ve eylemsel bir karşı koyuşa bırakır.

Ömrünün son on yılı belirli aralıklarla zindanlarda ve mahkeme yollarında geçen Seyyid Kutup, ümmete birçok eserle birlikte adeta günümüzün İslami mücadelesinde ve Müslüman şahsiyetin oluşmasında iki başucu eseri olan Fizilal’il Kur’an ve Yoldaki İşaretleri miras olarak bırakır. Takip, tehdit, işkence, tutuklama ve yargılama ile geçen son on yılın akıbeti 29 Ağustos 1966 tarihinde Kutup için darağacında gelen yeşil kuşun kursağındaki şehadet olur.

Seyyid Kutup, 1906 yılında, dindar ve çiftçi baba Hacı İbrahim’in oğlu olarak Asyut kasabasının bir köyünde dünyaya gelir. Kutup’un Hamide, Emine ve Muhammed adlarında üç kardeşi vardır. Namaz ve Kur’an sevgisini annesinden aldığını belirten Kutup, 10 yaşında Kur’an hafızı olur. Kutup ailesi baba Hacı İbrahim’in vefatından sonra Kahire’ye taşınır ve Seyyid burada Daru’l Ulum’da Edebiyat bölümünü okur. Eğitim hayatını tamamladıktan sonra Eğitim Bakanlığında bir süre müfettiş olarak çalışan Kutup, daha sonra istifa eder. İstifa etmesinde ilimle iştigal temek, araştırma yapmak ve yazmak gibi sebepler öne çıkar. Dergi ve gazete yazıları, kitapları Mısır’da ve sonraki süreçte İslam coğrafyasında milyonlarca kişi tarafından okunur. Kutup’un kalemi edebi yönden çok güçlü ve etkilidir. Şiir ve romanları bunun önemli bir yansıması olur. Seyyid Kutup, 33 yaşında iken bazı ayetlerden yola çıkarak Kur’an’ın edebi güzelliklerini ve mükemmel icazını anlattığı Kur’an’da Fenni Tasvir isimli bir makalesi yayınlanır. O, bu makalesinin ardından Kur’an-ı Kerim’le ilgili araştırmasını derinleştirir. Kur’an’a doğru yürüdükçe ilahi kelam onu kendi gölgesine çeker. Kur’an’a olan hayranlığı artar ve zamanının çoğunu Kur’an’ı anlama ve anlatmaya harcar. İslâm’ın güzelliklerini kavradığı ve şiirsel bir üslupla kaleme aldığı Fizilal’il Kur’an isimli tefsiri, dirayet tefsirin güzel bir örneği olur.

Seyyid Kutup, belki de Mısır’ın -belki de Arap dünyasının- en büyük edebiyatçısı olabilecek bir donanıma sahip olduğu halde kendisini saran bir huzursuzluğu aşmak ve insanları avuçlarına alıp yılan misali zehirleyen ideolojileri deşifre etmek için İslam davasıyla meşgul olmayı ve bu uğurda mücadele etmeyi seçer. Kutup, bu arzu ve vesileyle yeniden Kur’an’la buluşur, Kur’an gölgesinde yaşanacak bir ömre büyük bir şevk ve aşkla kapı aralar. Kur’an hafızı olan Seyyid Kutup, Kur’an’ın muhafızı olmak, Kur’an’a dayanan bir kimlik ve kişilik kazanmak için harekete geçer. Eserlerindeki sosyal meselelere temas etmesi, toplumsal adalete vurgu yapması üzerinden yola çıkarak onu sosyalist bir kimlikle tanımlamak isteyen ve mason(mezhepsiz) gibi iftiralarla gözden düşürmek isteyenlere en güzel cevap ‘Onun Kur’an gölgesinde Kur’an müdafaasıyla geçen hayatı’dır. Kardeşi Muhammed Kutup da bu iddialar karşısında ağabeyi Seyyid Kutup için şunları söyler:

“O benim hem üstadım, hem kardeşim, hem de bir parçamdır. Ben, onun vesilesiyle Müslüman bir şahsiyet kazandım. O, hiçbir zaman sosyalist ya da farklı bir ideolojiye sahip olmadı. Boşlukta kaldığı bir dönem oldu; ama temiz dimağına yerleşmiş olan Kur’an nuru yeniden önünü aydınlattı.”

Mısır’daki toplumsal dejenereyi ve Batı’daki insanlık iflasını bire bir müşahede eden Seyyid Kutup, toplumun dini ve ahlaki yönden ıslah edilmesi noktasında her Müslümanın vazifeli olduğunu söyler. Seyyid Kutup’un İslami fikirlerinin olgunlaştığı dönemlerde yol adresi de belli olur: İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) Hareketi

Seyyid Kutup, şehid olduğu güne kadar İhvan saflarında hem bir nefer hem de bir lider olarak görev üstlenir. İhvan’la birlikte Seyyid Kutup’un hayatı sıkıntı, eziyet ve zindan olur; ama bunların hiçbiri onun Kur’an gölgesinde beslediği ve aziz kıldığı şahsiyetine zarar veremez, çaba ve azminden bir şey eksiltemez. Onun eserlerinde adı yerine atılan imza ŞANLI BİR ŞEHADET olur.

Seyyid Kutup, Mısır’da davet çalışmalarını yürüttüğü dönemlerde birçok İslam ülkesinde olduğu gibi Mısır’da da ciddi bir komünizm tehlikesi vardı. O dönemler, Batı bloku ve Amerika çok temiz, demokrat ve insan haklarına saygılı gibi lanse edilirdi. Komünizm/Sosyalizm denizinde boğulmak istemeyen insanlara Amerika/Kapitalizm yılanına sarılma telkin edilirdi. Seyyid Kutup, hem Batı’yı yakından tanımak hem de bu algının doğruluk yanlışlık derecesini görmek için 1949 yılında Amerika’ya gider. Orada Batı’nın kokuşmuşluğunu, Kapitalist ekonominin bir ahtapot misali insanların ümüğünü sıktığını ve beyaz faşistliği üzerinde siyahilerin ve gettoların sefil halini görünce Batı’yı tüm çıplaklığıyla deşifre eden yazılar yazar. Amerika’yı tümüyle reddettiğini ilan eder. İslâm’da Sosyal Adalet, İslâm-Kapitalizm Çatışması, Dünya Barışı ve İslâm isimli eserleri Komünizm ve Kapitalizm temelsizliğine ve politik aldatmacılığına karşı güçlü bir İslam savunusu olarak kaleme alınır.

Seyyid Kutup, sadece iki büyük emperyal güce ve insanlığı emen, sömüren iki ideolojiye karşı değildir. O başta Siyonizm hadsizliği, Yahudi gaspçılığı dâhil her türlü beşeri tahakküm, aldatma ve azgınlığa karşı durur. İsrail’in devlet(!) olarak kurulmasına karşı sert üslupla yazılar yazar ve ümmeti İsrail’e karşı sürekli eylemselliğe çağırır.

1954’te Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdunnâsır’a bir suikast girişimi olur. Abdunnasır Sosyalist ve diktatör bir figürandır. Bu suikastın müsebbibi olarak İhvan-ı Müslimin gösterilir. Birçok İhvan mensubuyla birlikte Seyyid Kutup da gözaltına alınır. Günlerce gördüğü işkenceler onun vücudunda ciddi tahribatlar ve hastalıklar oluşturur. Hapishane havalandırmasında köpekler tarafından kovalanması ve yere düşünce ısırılması yazılınca dahi tüyleri diken eden bir işkence olur. Bu müddet zarfında Irak’ın arabuluculuğu ile 1964 yılında serbest bırakılır; ama Yoldaki İşaretler adlı kitabının halk üzerinde oluşturduğu dinamik etki bahane edilerek 1965 yılında yeniden tutuklanır. Duruşmaya İnsan Hakları temsilcisinin katılacağı haberi üzerine bedenindeki işkence izleri görülmesin diye mahkemesi iki hafta ertelenir. İki hafta yapılan duruşmada 15 yıl hapis cezası alır. İki yeğeni gözlerinin önünde şehid edilir, kız kardeşlerine işkence yapılır. Cemal Abdunnâsır’dan özür dilemesi karşısında kendisine özgürlük vaad edilir. Bunu, canı karşılığında davasını satmak olarak gördüğü için davasından taviz verecek ve izzetini düşürecek en ufak bir teklifi kabul etmez; çünkü o, canını Allah’a satmıştır.

Yıl 1966… Seyyid Kutup’a verilen 15 yıllık hapis cezası idam kararına dönüştürülür. Pakistan, İngiltere, Lübnan, Ürdün, Sudan ve Irak gibi birçok ülke bu kararı tepkiyle karşılasa da Cemal Abdunnâsır bu kararından vazgeçmez ve Seyyid Kutup, 29 Ağustos 1966 tarihinde idam edilir. Cesedi meçhul bir yere defnedilir. O, çileli, zorlu, işkence ve zindan yüklü bir imtihanın akabinde şehid olur ve hayatını şu sözlerle tamamlar:

“Eğer Allah kanunu ile mahkûm edilmişsem ben Hakk’ın hükmüne razıyım. Eğer batıl kanunlarla mahkûm olmuşsam ondan çok daha üstün bir düşünceye sahip olduğum için batıldan ve münafıklardan merhamet dilemem. Allah’a şükürler olsun ki 15 sene cihad ettikten sonra bu mertebeye ulaştım. Ben Allah yolunda yaptığım iş için asla özür dilemem. Namazda Allah’ın birliğine şehadet eden parmağım asla bir tağutun hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır.”

Hayatı boyunca İslam ve Kur’an’dan beslenen bir neslin önemine vurgu yapan, Kutub’dan bize miras kalan öncü bir örneklik, Müslümanlara yön veren eserleri ve 2013 yılında Muhammed Mursi ile hepimizin dilinde bir aşk terennümüne dönüşen Exi Ente Hurrun / Kardeşim Sen Özgürsün adlı şiiri kalır.

The post KUR’AN GÖLGESİNDE AZİZ BİR ŞEHİD: SEYYİD KUTUB first appeared on İNZAR DERGİSİ.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.