Şeytan’ın Saptırma Hırsı

Şeytan’ın Saptırma Hırsı
Yayınlama: 22.09.2023
A+
A-

 

قَالَ فَبِمَا أَغْوَيْتَنِي لَأَقْعُدَنَّ لَهُمْ صِرَاطَكَ الْمُسْتَقِيمَ ﴿١٦﴾ ثُمَّ لَآتِيَنَّهُمْ مِنْ بَيْنِ أَيْدِيهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ وَعَنْ أَيْمَانِهِمْ وَعَنْ شَمَائِلِهِمْ وَلَا تَجِدُ أَكْثَرَهُمْ شَاكِرِينَ ﴿١٧﴾ [الأعراف]

“İblis dedi ki: ‘Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de (onları saptırmak için) senin doğru yolunun üzerinde oturacağım. Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın!’ dedi”. (A’raf: 16, 17)

Allah Teâlâ yeryüzünde halife olarak Hz. Adem’i yarattı. Ona bütün isimleri öğreterek ilim ile donattı ve onu ilk peygamber yaptı. Meleklere ona saygı için secde etmelerini emretti. Bütün melekler Allah’ın emrini yerine getirerek secde ettiler. Ancak İblis kibirlenerek Allah’ın emrine karşı geldi ve secde etmedi. Allah Teâlâ onu dergahından kovdu ve lanetledi. İblis Allah Teâlâ’dan kıyamete kadar kendine mühlet vermesini ve ruhunu almamasını diledi. Allah Teâlâ’da ona dilediğini verdi. Bunun üzerine İblis Ademoğullarını yoldan çıkaracağını ve böylece onlardan intikam alacağını söyledi.

Ancak bunu söylerken İblisin ifadesi ve tavrı çirkinliğiyle dikkat çekicidir. Seyyid kutub (rahimehullah) bunun üzerine şunları söylüyor:

“Bu; kötülük, sapıklık ve azgınlık üzerinde kesin biçimde diretmektir. Böylece iblisin bu karakterinin O’nun başlıca özelliklerinden biri olduğu ortaya çıkıyor. O’nun karakterindeki bu kötülük bilinçli, sistemli ve süreklidir.

İblis uzun yaşama hükmünü elde ettikten sonra yüce Allah’a karşı isyankârlığı ve gururu nedeniyle kendisine takdir ettiği sapıklığın ve bu sapıklık belasını kendisine göndermesinin intikamını alacağını iğrenç bir küstahlıkla ilân ediyor. Kendisinin dramatik akıbeti sebebiyle Allah’ın lanetine uğramasına ve cennetten kovulmasına neden olan, Allah’ın kendisini onurlandırdığı bu insanı saptıracağını söylüyor:

Demek ki, iblis Adem ve neslini saptırmak için Allah’ın dosdoğru yolu üzerinde oturacak. Oradan geçmek isteyen herkesi engellemeye çalışacaktır. İblis bu amacını gerçekleştirmek için her taraftan insana sokulacaktır. Onlarla iman ve itaatin arasına girmeye çalışacaktır. Amacı insanların Allah’ı tanımamaları ve O’na şükretmemeleridir.

Çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın.

Böylece aynı zamanda insanın, kendisini doğru yoldan alıkoyan gizli düşmanına karşı uyanık hareket etmesi istenmiştir. İnsanların çoğunun şükretmesine engel olan bu musibetin nereden kaynaklandığını öğrendikten sonra ona karşı önlem almaları gerektiği hatırlatılmıştır.” (Fizilali’l Kur’an)

Evet, tıpkı bir hırsızın yol üstünde birilerini soymak için fırsat kolladığı gibi. Bir kurdun avını yakalamak için pusu kurup beklediği gibi. Bir yankesicinin köşe başında duruşu gibi şeytan da şeytanlar da bizi yolumuzdan alıkoymak bizim o yolla ilişkimizi bitirmek için bizim yolumuzun üzerinde oturmaktadırlar.

Allah’ın Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem bu konuyu anlatırken elindeki bir çöple yere bir çizgi çizdi ve buyurdu ki: “İşte bu Rabbimin dosdoğru yoludur. Sonra onun sağına ve soluna başka çizgiler çizerek işte bunlar da şeytanların yollarıdır. Sakın sizler bu yollara gitmeyin; çünkü o yollardan her birisinin üzerinde sizi ona çağıran, sırat-ı müstakîmden uzaklaştırmak ve saptırmak isteyen şeytanlar vardır.” (Darimi, Müsned; Kurtubî, Tefsir: En’am 6/153)

Evet, her bir yolun üzerinde oturan şeytanlar insanları o yollara çağırmaktadırlar. İnsanları tâli yollara çağırıyorlar ve bu yolların sırat-ı müstakîm olduğunu söylüyorlar. Tâbi bu şeytanlar iman etmiş, sırat-ı müstakîme girmiş mü’minleri bu yoldan çıkıp kendi yollarına girmeye çağırdıkları gibi, henüz bu yola girmemiş ama girmeye hazırlanan insanları da bu sırattan uzaklaştırmaya, bu sırata girmemeye çağırıyorlar.

Hulasa, insanın takip etmesi emredilen iyilik ve doğruluk yolu olan İslam’ın dosdoğru yolunun üzerinde; girişinde, ortasında hatta mümkün olan her noktasında her zaman şeytan, şeytanlar ve şeytanın görevini üstlenmiş olanlar durup beklemektedir. Bu yoldan çevirmek, yanlış ve batıl yollara yönlendirmek istiyorlar.

Bir intikam hırsıyla başlayan bu saptırma işi artık reklamı yapılan bir meslek hatta hırsla propagandası yapılan bir din oluverdi. Bu saptırma kadın-erkek, yaşlı-genç herkesi kuşattığı gibi hayatın her alanını ve tüm meslekleri de içine almıştır. Allah’ın halis kulları müstesna; şeyh, alim, abid, sufi, sultan, vezir, amir, memur, ağa, köylü, şehirli, işçi, usta, öğretmen, öğrenci, ilim talebesi, zengin, fakir ve daha sayamadığımız tüm meslek ve meşreb sahiplerinden hiç kimse bundan kurtulamamıştır.

İblis ve yandaşları mesleklerini çok iyi uyguluyorlar. Her bir ferdi nasıl kandıracak, zafiyetleri nelerdir; araştırıp öğreniyor, birbirlerine öğretiyor ve sabırla her yolu deniyorlar. Bu nedenle her bir Mü’min şahsın çok dikkatli olması; her zaman Şeytanın ve yandaşlarının hile ve vesveselerinden Allah’a sığınması gerekir. Aynı zamanda ilim, ibadet, zikir ve ilim ehlinin meclislerinde ve sohbetlerinde bulunarak vb. imanını takviye etmesi şarttır. Ancak iyi bilmemiz gerekir ki tedbirimizi aldığımız takdirde şeytanın hileleri zaiftir.

Şeytanın bir huyu da suçu kabullenmemektir. Dikkat ederseniz burada da şeytan kendisinin sapma işini Allah’a izâfe ediyor. Halbuki o zaten sapıklardandı ve Rabbimizin secde emri bu sapıklığını açığa çıkarmış oldu. İşte bu da ayrı bir şeytan mantığı. Suçu hep başkalarının üzerine atma.

Âdem (aleyhisselam) ise suçu kabullendi ve Rabbinin kendisini affetmesi için ona yönelip yalvardı yakardı:

“Rabbimiz! Kendimize yazık ettik; bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen biz kaybedenlerden oluruz” dediler. (A’râf: 23)

Aslında onların o meyveden yemelerinde etkili olan, kendilerini yeminler ederek kandıran şeytandı, ama onlar “Suçlu odur ya Rabbi! bizi o saptırdı” demediler.

Ya da bu konuda neden şeytanı bize musallat edip de bizi saptırdın diye itiraz etmediler. Rabbimiz de onların tevbelerini kabul etti, onları affetti ve böyle tavır sergileyen bütün kullarını affedeceğini bildiriyor.

Bugün insanlar arasında yaygın olan Adem’in (aleyhisselam) değil Şeytanın mantığıdır. Ancak bizden Âdem’in (aleyhisselam) tavrı isteniyor. Dünyada da ahirette de kurtuluşumuz buna bağlıdır.

Rabbim şeytanın ve yandaşlarının şerrinden muhafaza buyursun!

«رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَنْ يَحْضُرُونِ»

Abdulkuddus YALÇIN

The post Şeytan’ın Saptırma Hırsı first appeared on İNZAR DERGİSİ.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.