Günümüz dünyasında insanlığın belki de en önemli sorunlarından birisi iletişimdir. Etkileşimin karmaşık bir hal aldığı ve çok boyutlu olduğu dünyamızda, iletişimin önemini yeterince kavrayamıyoruz. Oysa günümüzdeki sorunların ve başarısızlıkların temelinde iletişim eksikliği ve kifayetsizliği vardır.
Okulların müfredatlarına göz attığımız zaman, birçok dersin çocuklarımızın dünya veya ahiretine her hangi bir faydaları olmadıkları, bu bilgilerin zihinlere yük olduğu; bu bilgileri içeren kitapların ise çocuklarımız sırtında ağır bir küfeye dönüştüğünü görmekteyiz. Okullarımızda çocuklarımızın dünya ve ahiretlerine hizmet eden derslerin konulması gerekir ki, bu derslerden birisi de etkili iletişim dersidir. Böyle dersler seçmeli değil, zorunlu olmalıdır. Nice diplomalı ve belli makamlara gelmiş insanlar var ki, etkili bir iletişim kabiliyetinden yoksundur. Yıllarca çoğu boş bilgilerle zamanları ve yılları çalınmış, mezun olduktan sonra ölünceye kadar bir defa bile karşılarına çıkmayacak bilgilerle kafaların adeta çöp tenekesine çevrilmiş nice makam sahipleri, kapılarına gelen vatandaşlar ile sağlıklı bir diyalog kuramıyorlar. Aynı şekilde hem kendi meslektaşları hem de diğer kurum ve kişilerle sağlıklı bir iletişim kuramıyorlar. İletişimde yaşanana bu sıkıntı, hem başarıyı hem de sosyal barışı etkilemektedir. İnsanımız ta doğduğundan beri hayatın yönlendirmesi ile kazanmış oldukları iletişim yetenekleri ile hayatı boyunca çevresi ile iletişim kurmaktadır. Etkili bir iletişim için ne bireysel bir çaba göstermekte ne de profesyonel bir desteğe başvurmaktadır. Kamuya mal olmuş nice şahıslar var ki, bir kürsüye çıkıp da insanlara iki kelime ile hitap edemiyorlar. Bu noktada da kendilerince gerekçeleri ve kendilerini zihin dünyalarında ikna ettikleri mazeretleri hazırdır. Kabiliyetsiz olduklarına ve hitabet yeteneklerinin olmadığına kesinlikle kendilerini inandırmışlardır. Bu peşin koşullanma, onların önündeki kapıyı ömürlerinin sonuna kadar kapatmaktadır. Burada şunu hatırlatmakta fayda vardır:
Elbette tüm kabiliyetler konusunda tüm insanlar aynı düzeyde olamazlar; ama hiç kimse tamamen bir mahrumiyete de mahkûm değildir. Azim ve iradenin nasıl sonuçlar ortaya çıkardığını hayat tecrübesi bize göstermektedir. Çalışmanın bir insanı adeta sıfırdan başlayıp nerelere getirebileceğine birçok tarihi ve güncel örnekler verilebilir. Özellikle bir topluluk karşısında dili tutulan insanların, müthiş bir azim ile etkili hatipler haline geldiğinin birçok şaşırtıcı örnekleri mevcuttur.
Bazı insanlar doğuştan belli kabiliyetlere sahip olup bazı alanlara doğal yatkınlıkları vardır. Onlarda mevcut olan bu kabiliyetler, eğitim ile zirveye çıkarılabilir. Kimi insanlar da vardır ki, doğuştan bazı istidatlara sahip değillerdir ya da bu alanda çok zayıftırlar. İşte eğitim ve programlı çalışma ile bu alandaki eksiklik önemli ölçüde giderilebilir. Elbette kuş yüzmeye, balık uçmaya zorlanamaz. Ama insanların da çok istisnai alanlar hariç, azim ve irade ile eğitim ve program ile terakki edebilecekleri de bir hakikattir. Kimisinin birkaç ayda öğrenebileceğini kimisi belki ancak bir yılda öğrenebilir. Ama nihayetinde hedefine ulaşır. Çalışma ile birçok eksikliğin giderilebileceği konusunda kimsenin hiç şüphesi olmasın. Herkes çok iyi bir hatip olamasa da insanlara hitap edebilme veya en azından iyi bir etkileşim becerisine sahip olabilir. Tabi iletişim denilince aklımıza sadece hitabet gelmesin. Hikmet dairesi çerçevesinde fiziki ve psikolojin unsurların en iyi şekilde kullanılma gayreti olarak anlaşılabilir etkili iletişim. Hikmet temelindeki bir etkileşim, her alanda başarının ilk basamağıdır. Aynı zamanda bireysel ve kurumsal olarak da toplumsal mutabakat zemininin önemli bir bileşenidir.
Konunun daha iyi anlaşılması için bazı meslek gruplarını örnek verelim.
Öncelikle bizleri idare etme iddiasında olan siyasilere bir bakalım. Zannedersem, etkili iletişim dersi alması gereken ilk sınıf budur. Meclisi ve kurumları dövüş ringi zanneden, çocukluklarında sokaklarda yeterince kavga edememiş olan yetkililer; akıl ve hikmet çerçevesinde hareket etmek, akıllarını kullanmak yerine yumruklarını kullanmayı tercih ediyorlar. Tek başına bu örnek bile ilkokuldan itibaren okul müfredatlarında etkili ve hikmetli bir iletim dersinin zaruretini göstermektedir. İletişim konusunda vekillerin karnelerinin pek parlak olmadığını; hatta çocuklarımıza kötü örnek olduklarını söylemek mümkündür. Ya kürsüye çıkıp da milletin sorunlarını dile getirmeyi beceremeyen siyasilere ne dersiniz? Hatta görev yaptığı dönem içerisinde neredeyse yemin etme için kürsüye çıkma dışında hiç genel kurula hitap etmemiş olan vekillere ne dersiniz?
Camilerde imamları vaaz ederken görüyoruz. İmamlığın temel alanlarından birisi insanlara hitap etmek ve İslam’ı anlatmaktır. Nice imam var ki kendisini ifade etme, insanlara hitap etme konusunda son derece yetersizdir. Mutlaka bir diksiyon dersi almaları, jest ve mimiklerini, beden dillerini nasıl kullanmaları gerektiği, toplumun nabzını nasıl tutmaları gerektiği öğretilmelidir. Profesyonel bir destek almalı veya onlar kendilerini programlı bir çalışma ile yetiştirmelidir. Bir çoğunun hitabet kurallarından haberi yoktur, bazıları da öğrenmiş oldukları yarım yamalak hitabet kurallarını uygulamaya çalışırken son derece farklı bir tablo ortaya çıkmaktadır. Ses tonunu dengeli ve ahenkli kullanma noktasında birçok imam yetersiz kalmaktadır. Şahit olduğumuz birçok eğitimcinin durumu da pek parlak değildir.
Etkili iletişim derken sadece hitabeti kast etmiyoruz elbette. Diyalog kurarken hikmet dairesinde hareket etmek; yolları kısaltır, menzilleri yaklaştırır ve kalpleri uzlaştırır. Bazen çok güzel hakikatler bile kötü üslubun kurbanı olmaktadır. Her meslek erbabı, hem teknik olarak da hem de bu alanın ruhuna uygun olarak kendini yetiştirmelidir. Vahiy eksenli Nebevi uygulamalı diyalog yöntemi en ideal yöntemdir. Bu konuda ufkumuzu aydınlatan ve bize vizyon kazandıran birçok ayet ve hadis mevcuttur.
Özellikle temel mesleği davetçilik olan Müslümanlar, davet sahasındaki başarı için bütün boyutları ile ruhu ve tekniği ile bu işi kavramaya çalışmalıdır. Mesleği ne olursa olsun, buna en fazla İslam davetçilerinin ihtiyacı vardır. Hem hitabet hem de hikmet zemininde şekillenmiş etkili bir diyalog istidadı her davetçi için gereklidir. Her davetçi bu sahadaki eksikliklerini tespit etmeli, azimli ve kararlı bir şekilde bir program dahilinde eksikliklerini izale etmelidir.
Gelin şöyle bir kendimizi yoklayalım. İçimizde kaç kişi eline kalem kağıt alıp iletişim eksikliklerinin bir listesini yaptı; Sonra bu iletişim eksikliklerini bir program dahilinde gidermeye çalıştı? Daha sonra geriye dönüp de baktığı zaman, başladığı nokta ile vardığı nokta arasında muazzam bir fark olduğunu gördü?
Bir dostum vardı, hitabet ve kültür ile uzaktan yakından bir alakası olmadığı gibi çevresi ile olan sosyal münasebetlerinde son derece kaba bir profil çiziyordu. Yıllar sonra bu dostumu farklı bir şehirde seminer verirken gördüm. Bu dostumuzun yeni halini görünce hem çok şaşırdım hem de çok sevindim. Adeta o kaba küllerden doğan bir hatip karşımda duruyor ve topluma son derece güzel ve etkileyici bir üslup ile hitap ediyordu. Seminerden sonra konuşma imkânımız oldu. Ayrıca sonraki zamanlarda da birkaç kez karşılaştık. Bu dostumuzun giyiminden kuşamından tutun, diksiyonuna kadar; konuşma zerafetinden ve belagatinden tutun, insanların ve topluluklarının nabzını tutma konusuna kadar, son derece ileri bir noktada olduğunu müşahade ettim. Bu şahsın, porfesyonel bir destek alıp almadığını sormadım; ama kendisini geliştirmek için hatırı sayılır bir çaba gösterdiği muhakkak idi. Eğer yıllar önce ilk karşılaştığım zaman birileri bu insanda böyle bir cevherin saklı olduğunu, ileride bunun çok etkili bir iletişim becerisi ile donanıp insanları Rahmani bir mecrada yürümeleri hususunda ellerinde tutacağını söyleselerdi herhalde asla inanmazdım.
Bu, sadece örneklerden birisidir. Hayatımda buna benzer nice örnek ile karşılaştım. İnsanlar kendilerini değiştirme, dönüştürme ve geliştirme noktasında bir çabanın içerisine girdikleri zaman, belki bazen kendilerinin bile hayal edemedikleri noktalara geldikleri gün gibi aşikârdır.
Yine şahit olduğum bir örneği daha sizlerle paylaşmanın faydalı olduğuna inanıyorum. Yıllar önce bir dostumuz küçük bir topluluğa konuşuyordu. Heyecandan sesi o kadar titriyordu ki; içimde bir acıma hissi oluşmuş, kendi içimde bu kardeşimiz için dua ediyor ve acımadan dolayı yüzüne bakamıyordum. Ha ağladı ha ağlayacak gibi bir ses tonu ile konuşuyordu. Konuşmayı kan ter içinde zar zor bitirdi. Zannedersem konuştuklarının bir kısmını kendisi de anlamadı. Konuşma bitince sanki harpten çıkmış gibi bir görüntüsü vardı. Ama birkaç yıl içerisinde bu dostumuzun iyi bir hatip olduğunu müşahade ettik. Kim bilir sonraki yıllarda kendisi kaç tane hatip yetiştirmiştir? Nereden nereye? İşte önce her konuda olduğu gibi zihin dünyamızdaki prangaları ve esaret zincirlerini kırmalıyız. Önce biz kendimize güvenmeli ve inanmalıyız ki, konuştuğumuz zaman başkaları bize inanabilsin.
Kur’an’da geçen davet metotlarında iletişimimi ruhu ve tekniği noktasında birçok ipucu vardır. Yine başta Mekke dönemi olmak üzere, bir siyer analizi yapıldığında etkili iletişimin zirve örnekleri ile karşılaşılır. Bu konuda son derece zengin bir kültür külliyatımız vardır.
O halde şöyle hepimiz, başta hitabet olmak üzere, etkili iletişim noktasında kendimizi bir murakabeye tabi tutalım. Adeta bir halı dokuma inceliği ile iletişim yeteneklerimizi yeniden bir çerçeveye oturtalım. Kendimizi dinleyelim ve kendimize not verelim. Çalışma ve programdan evvel herhalde çoğumuz kendi kendimize zayıf notu veririz. Bir de programlı bir çalışmadan sonra kendimize tekrar bir not verelim. O zaman ki notumuz ne olur onu da zaman gösterecektir. Eminim ki, o zaman çoğumuz kendimize verdiğimiz notu değiştireceğiz ve meydana gelen değişime kendimiz de hayret edeceğiz.
Selam ve dua ile.
The post Etkili İletişim first appeared on İNZAR DERGİSİ.